‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ ünvanına sahip ve 55 yıldır taş işlemeciliği sanatını sürdüren Dursun Köroğlu (68), Efes Selçuk Kent Belleği Merkezi’nde sergilenen “Çanakkale’yi Avucunda Hisset” eseriyle Çanakkale ruhunu İzmir’e taşıyor.
Eserin Anlamı ve Özellikleri
•Toplam 265 kilogram ağırlığındaki eser, neredeyse Seyit Onbaşı’nın sırtladığı top mermisine eş değer.
•Eser, sağ ele benzeyen Gelibolu Yarımadası’nı temsil ediyor.
•Alt kısmında yer alan ve sağ elin konulabileceği alan sayesinde, izleyiciler ellerini eserin altına koyarak gözlerini kapatıp Çanakkale’yi hayal edebiliyor.
Tarihe Duygusal Bir Bakış
Köroğlu, eserin yaratılış sürecini ve kişisel anılarını anlatarak, “Sağ elimizi eserin altına koyarak gözlerimizi kapatıp, Çanakkale’yi düşünüyoruz” dedi. Büyük amcasının Çanakkale Savaşı’nda şehit olduğunu hatırlayan sanatçı, bu eseri 2015 yılında Çanakkale Zaferi’nin 100’üncü yılı için traverten mermer blok üzerine işlediğini belirtti.
Eser üzerinde yer alan detaylar:
• Anzak Koyu ve Kanlıdere’den akan kanlar
• Türk bayrağı silüeti
•Tetik tutan parmak, savaşın yoğunluğunu simgeliyor
•Güç parmağı, Seyit Onbaşı’nın gücünü temsil ediyor
•Yüzük parmağı, Türk kadınının sadakatini;
•Küçük parmak, Türk’ün barış severliğini anlatıyor.
Ayrıca, Türk askeri yaralı Anzak askerini kucağında taşıyor; ön cephede ise umutla bekleyen Türk ve Anzak anneleri yer alıyor.
Gençlere ve Geleceğe Mesaj
Köroğlu, eserini sadece bireysel bir sanat çalışması olarak görmekle kalmayıp, gençlere ve öğrencilere Çanakkale ruhunu hissettirmek adına önemli bir araç olarak değerlendiriyor. “Çocukları, gençleri yönlendirmeleri için büyüklerin de ön ayak olması lazım. Çanakkale’yi, gençlerimizin hissetmesi çok çok daha önemli” diyerek, bu tarz eserlerin gelecek nesillere aktarılmasının önemine vurgu yaptı.
Sergide Duygusal Bir Deneyim
Efes Selçuk Kent Belleği’nde sergilenen eser, ziyaretçilere tarih ve duygunun iç içe geçtiği bir deneyim sunuyor. İzleyiciler, eserin altındaki sağ el görünümüne ellerini koyarak, gözlerini kapatıp Çanakkale’nin o unutulmaz anlarını yeniden yaşama imkânı buluyor.
Dursun Köroğlu’nun bu anlam yüklü eseri, hem sanatın hem de tarihimizin izlerini geleceğe taşıyan değerli bir miras olarak öne çıkıyor.