PRESTİJLİ FABRİKAYA DÖNÜŞTÜ
Osmanlı’nın değerli kurumları arasında yer alan ve imparatorluk yaşantısını renklendiren Hereke Fabrika-i Hümayunu, 19. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’da bir markaya dönüştü. Prestijli bir marka haline gelen fabrikanın ürünleri, çeşitli ülkelerde de ödüllere layık görüldü.
20 MİLYON İLMEK
Gurur ve sevinçle işlerini yürüten fabrika işçileri, el emeği dokudukları halılarla, milli sarayların maneviyatına katkı sunarken, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde güven mektubu sunumlarının yapıldığı salona 108 metrekarelik halı da dokudu. Fabrikada şimdi ise Topkapı Sarayı’nın Has Odası için 79 metrekarelik yün halı dokunuyor.
“KABENİN ÖRTÜSÜ DE FABRİKADA ÜRETİLDİ”
14 yıldır halı dokuma işinde görev yapan Yusuf Yıldırım, fabrikada 1843 yılından bu yana aynı sistemle çalışıldığını söyledi. Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak çalıştıklarını ve sarayların ipekli kumaş ihtiyaçlarını karşıladıklarını belirten Yıldırım, “Döşemelik, perdelik yapıyoruz. 1922 yılına kadar da Kabenin örtüsü de fabrikamızda üretilmiş” dedi.
Fabrikada, ‘jakar’ ve ‘armür’ sistemi ile çalıştıklarını kaydeden Yıldırım, armürün kumaşın zeminini ve bağlantısını dokuduğunu, jakarın ise desen verdiğini söyledi. Yıldırım, jakar olmadan, desenin de olamayacağını dile getirdi.
"ÜRETİM, MEKİK SAYISINA GÖRE DEĞİŞİYOR"
Günlük üretimlerinin, mekik sayısına göre değişkenlik gösterdiğini vurgulayan Yıldırım, “Örneğin 2 mekiklik bir işte 1 santime 20 sıklıkla 40 mekik gerekiyor. 1 santim için 40 mekik atmak gerekiyor. 3 santime 60 tane mekik atmak lazım” şeklinde konuştu.
El emeği ürünlerinin, saraylarda görücüye çıkmasının gurur verici bir duygu olduğunu söyleyen Yusuf Yıldırım, fabrikada eskiden bu yana devam eden usta-çırak ilişkisinin de halen sürdürüldüğüne dikkat çekti.
“İŞİMİZİ SEVEREK YAPIYORUZ"
Yaklaşık 3 senedir fabrikada çalışan Türkan Kısacık da 15 yıldır halı dokuduğunu belirtti. Topkapı Sarayı’na yapılacak olan halıda, 6 kişi çalıştıklarını ifade eden Kısacık, “Günde 11 sıra yapıyoruz. Bundan önce Ankara’da saraya halı yaptık. Kendi ellerimizle Cumhurbaşkanımıza götürdük. Bizi çok güzel ağırladı. Mükemmel bir olaydı. İşimizi severek yapıyoruz” diye konuştu.
Kısacık, fabrikada kadınların yün, erkeklerin ise ipek ürün işlediğini de sözlerine ekledi.
“SOSYAL MESAFEYİ GÖZETMEK İÇİN 6 KİŞİ ÇALIŞIYORUZ”
Çocukluğundan bu yana halı dokuduğunu kaydeden Ayşe Güney ise “Annem bu işi yapıyordu. Bende onun yanında öğrendim” dedi. Has oda halısının yapımı için sosyal mesafeyi gözetmek adına 6 kişi çalıştıklarını söyleyen Güney, halının bitiminin yaklaşık olarak 1 buçuk, 2 yılı bulabileceğini vurguladı. Halı dokurken çok mutlu olduğuna dikkat çeken Güney, “Yaparken her şeyi unutuyorsunuz. Stres kalmıyor. Örneğin Ankara’da saraya yaptığımız halıyı serdik, çok gururlandık. Tarif edilmez bir duyguydu. Çok gurur verici. Bunu da Topkapı Sarayı kutsal emanetler için yapıyoruz. Çok gururlandık” dedi.