Türkiye'de son yıllarda kullanılmaya başlanan ve Japon bilim insanı Dr. Ozaki tarafından mekanik ve biyolojik kalp kapaklarına alternatif olarak geliştirilen 'Ozaki' yöntemi ile kalp kapakçığı ameliyatlarında yeni bir döneme girildi.
Yöntem ile kalbi saran dokudan kalp kapakçığı yapılırken, ameliyat sonrası enfeksiyon riski de azalmış oluyor. Protez takılarak gerçekleştirilen kalp ameliyatları sonrasında kullanılmak zorunda olan kan cıvıtıcılar ise kadınların hamile kalma oranını neredeyse sıfıra indirirken, ameliyat ile bu sorun da ortadan kalkmış oluyor.
'BÜYÜK BİR PROBLEM'
Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Kuralay, kalp kapak ameliyatlarında yakın zamanda kullanılan teknikler ile ameliyat sonrasında enfeksiyon riskinin önemli bir problem olduğunu söyledi. Kalp kapakçığı ameliyatlarında hastalara ameliyat sonrası hem enfeksiyondan korunması için genel sağlık kontrolü yapılması gerektiği, hem de ek olarak hastanın ömür boyu kan cıvıtıcı kullanması gerektiğini belirten Kuralay, "Hasta, kan cıvıtıcı kullanılmadığı zaman, kalp kapakçığı üzerinde oluşan pıhtı kan hareketlerini bozup, nefes darlığından ani kalp ölümüne kadar giden komplikasyonlara neden olabiliyor. Aynı zamanda bu oluşan pıhtı da hareket ederse, beyne gittiği zamana, beyinde de aniden gelişen felçlere sebep olabilir. Bu sebeple artık stratejilerimizi değiştirdik. Enfeksiyon, insanın günlük hayatta sürekli karşılaşabileceğimiz bir şey. Bir diş fırçaladığınız zaman bile dişinizdeki mikroplar 30 dakika boyunca kanınıza geçebilir. Bu, kalp kapağı ameliyatı olan bir insan için büyük problem. Biz bu gibi durumlarda dünyada 20-25 yıldır mitral kapağı koruyucu ameliyatlar yapılmakta ve bunlarda yapay protez pek fazla kullanılmadığı için bu tür pıhtılaşma sorunları çok fazla yaşanmamakta" dedi.
'OZAKİ' TEKNİĞİ NEDİR?
Prof. Dr. Kuralay, hem aort hem de mitral kapakta stratejilerini değiştirdiklerini ve öncelikle aort kapakta 'Ozaki' tekniğini kullanmaya başladıklarını söyledi. Kurulay, "Bu teknikle kişinin kalbi saran dokusunda kapakçık yapmaktayız. Bu yapılan kapakçık her zaman normal bir protezden daha iyi olmakta. Eğer ameliyat yaptığınızda kapakta bir fonksiyon kaybı yoksa, hastanın yaşam kalitesi daha iyi olmakta. 'Ozaki'nin kendi yayınladığı bin 440 hastalık serisinde, yüzde 90 oranında başarı sağlandığı görülmüştür. Bizim yaptığımız ameliyat son derece basit. Kendi kapak dokusunu bir solüsyon ile sertleştiriyoruz. Sonra ölülerini alıyoruz. Bu ölçülere göre kesip, sökülen aort kapağının yerine bu kapakçık parçalarını dikiyoruz. En sona da ağızdan soktuğumuz bir eko aleti ile bu kapakçıkların fonksiyonlarını görüyoruz. Bu fonksiyonlarda bir problem yoksa da, hastayı kalp-akciğer pompasından ayırıyoruz" diye konuştu.
'HASTANIN KALP FONKSİYONLARINI NORMALE YAKINA GETİRİYORUZ'
'Ozaki' tekniği ile yapılan ameliyatlar sonrasında hastanın enfeksiyonlara karşı dirençli olduğu ve herhangi bir kan cıvıtıcı kullanmadığını ifade eden Prof. Dr. Kuralay, şunları kaydetti:
"Sadece aspirin kullanıyor. En önemlisi, hastanın kalp fonksiyonlarını normale yakına getiriyoruz. Koyduğumuz mekanik kapaklarda göreceli olsa da bir daralma söz konusu oluyor; ama bu teknikle en küçük kapak bedenini de kullansak, kalbin istediği açıklığı elde edebiliyoruz. Bu da çok güzel bir şey. Özellikle kadın hastalarımızda bu tip hastalıklar olduğunda, hastalarımıza mekanik kapak protezi uyguladığımızda, hasta ömür boyu kan cıvıtıcı kullanmak zorunda olduğu için bu kişilerin neredeyse hamile kalma oranı sıfıra düşüyor. Hamilelik ya da hamilelik ile ilgili endişeleri ya da beklentileri varsa 'alternatif bioprotez' dediğimiz kapakları takıyoruz; ama onların da ömürleri kısıtlı oluyor. Hasta 5-10 yıl arasında bir kapak ameliyatına maruz kalıyor. Ama 'Ozaki' tekniği ile hayatına normal bir şekilde devam ediyor."